3 Kasım 2011 Perşembe

Kadın gibi kadın olamadım!!!

Şu internet ufkumuzu pek bir genişletti. Öyleki her sabah blogları gezip "bu da bugün giydiğim" ay bu rimel daha bir dolgu gösteriyor kirpikleri" tadında yazıları okudukça depresifliğim başımı aşıyor resmen. Ben naçizane, her sabah alarmdan yaklaşık 40 dak. sonra uyanıp, gözlerimi açamadan elime geçeni giyip arz-ı endam eyliyorum zira tüm gün. Öyle ki, bazen mazallah ayaya falan denk gelirsem suretime korkmuş gözlerle bakıyorum resmen.

Her gece de yatmadan önce aynı terane. Yarın sabah erken uyanıp, normal insanlar gibi kahvaltı yapıcam, nette şööyle bir gazetelere göz atıcam, makyajsız evden adım atmıcaaam. Peh nerdeeeee?? Boşuna dememişler insanoğlu çeşit çeşit diye, e bendenizde pejmürde çeşitlerdenim galiba.

Kendimi şöyle topuklular, elbiseler, hafif makyajlar falan Adriana Lima tadında hayal ediyor ama her gün farklı bir gerçeğe uyanıyorum. Hayır pes edicem, gururuma yediremiyorum. Sürekli bi yarın abicim, yarın kadın gibi kadın olucam söylemleri. Mevcut halimle ben de blog camiasına özenip "bugün ne giydim postu yapsam, mazallah yüzyılın rüküşü seçilirim falan. En iyisi mi ben, depresif depresif yerimde oturup, hayaller kurmaya devam edeyim. En büyük hayalim de bir gün kadın gibi kadın olmak.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Offf Hayat Çok Zor!!!

foto
İşte tam da bir depresife göre bir başlık! Acaba öyle mi? Yoksa bu cümle her gün ağzından dökülen binlerce dünyadaşım farkında olsunlar veya olmasınlar, birer küçük depresif mi? Vallahi her ne kadar soruyu soran olsam da, o kadarını bilemem ama şunu biliyorum ki benim hayatım bu aralar oldukça zor. Eh herkesin derdi kendine büyük tabi, ama baktım bir şey böyle boğazıma bastırıp duruyor insafsızca söyleyeyim kurtulayım bari dedim.

Bir zamanlar ünlü bir internet düşünürünün dediği gibi, internet bu çağın dilek şişesi bir nevi; yaz diyeceğini yolla gitsin internet evrenine belki biri görür, sesini duyar bir bakarsın hediye çekilişi falan yapan bir blogun olmuş.

Aslında bendenizin blog macerası da pek çok halefim gibi şöyle bir bakayım ne var ne yok derken, blog dünyasını keşfetmem ve düzenli okumamamla başladı. Önce evlilik hazırlığı yapan bilumum bekar kızlarımızın bloglarını gezdim, sonra baktım millet giyiyor, giymek istiyor fotomodeller gibi pozlar veriyor renkli pamuk şekerler gibi onlara dadandım. En son kendimi domestic grup olarak nitelendirebileceğimiz dekorasyon ve yemek bloglarının içinde buldum. Önceleri renkli renkli fotograf ve pozitif enerji yumaklarıyla beni benden alan bloglar bir süre sonra çok fazla şeker yemişim de çürük dişim sızlamış gibi rahatsızlık vermeye başladı. Baktım ki ne göreyim; eni konu kıskanıyorum. Benim bütün hayatım boyunca harcadığım yaşam enerjisini bu tazecik blogger arkadaşkarım bir günde tüketiyor bu kadar da olmaz dedim!! Zaten hayat zor bir de siz gelin üstüme. Dedim ki kendi kendime; "kandırma kızım kendini, sen ancak girip çıktığın haddi hesabı olmayan depresyonlarını yazarsın!!"

Ben zaten hep yanlış telden çalmışım hayatım boyunca, ne gerek var şimdi doğanın dengesiyle oynamaya, ben de bilumum depresif düşüncelerimi yolluyorum internet evrenine.